türkiye’de kumar yargı yetkisi belgesi resmi 2

BELEDİYELERİN KABAHATLER KANUNU UYARINCA VERDİĞİ CEZALAR Ermumcu Avukatlık Bürosu İzmir Avukat

Olağan ve olağanüstü toplantı yeter sayısı, üye tam sayısının yarısından bir fazlasıdır. İlk toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantı ertesi gün üye tam sayısının üçte biri ile yapılır. İkinci toplantıda da çoğunluk sağlanamadığı takdirde üçüncü toplantı bir hafta sonra, fakat bu kez çoğunluk aranmaksızın yapılır. Kararlar ise, toplantıda hazır bulunan üyelerin yarısından bir fazlasının oyu ile alınır. Olağan veya olağanüstü toplantılarda, TFF Başkanı, Yönetim Kurulu ve diğer kurulların seçimlerinin yenilenmesi mümkündür. Genel kurulda birden fazla oy hakkı bulunan üyeler ancak bir oy kullanabilir, vekaleten oy kullanılması mümkün değildir. Gelinen noktada, Türk spor idaresinde yeni bir yapılanmayı ve bağımsız idari otorite (BİO) olarak “Türk Spor Kurumu”nun kuruluşunu öngören “Türk Spor Kurumu Kanun Tasarısı”na da değinmek yararlı olacaktır. Tasarının yasalaşması halinde; “Spor Düzenleme Kurulu”, “Başkanlık”, “Tahkim Kurulu” ve hizmet birimlerinden oluşan, Başbakanlıkla ilişkili, tüzel kişiliği haiz, idari ve mali yönden özerk “Spor Yüksek Kurumu” kurulmuş olacaktır. Maddesinde, futbol ile ilgili ulusal spor politikalarının uygulanmasında Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Spor Yüksek Kurumu ile koordineli çalışacağı hükme bağlanmıştır. Bağımsız bir kuruluş olan STM, sporla ilgili anlaşmazlıkları çözümlemek amacıyla 1983 yılında İsviçre’nin Lozan kentinde Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından kurulmuştur. STM’nin Lozan’da kurulmasında, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin merkezinin Lozan’da bulunması etkili olmuştur.

Maddesine göre FIFA; merkezi Lozan/İsviçre’de olmak üzere, FIFA, üyeler, konfederasyonlar, ligler, kulüpler, oyuncular, resmi görevliler ve lisanslı müsabaka ve oyuncu temsilcileri arasında vuku bulan anlaşmazlıkları çözmek amacıyla kurulan “bağımsız” Spor Tahkim Mahkemesi’ni (Court of Arbitration for Sport-CAS-, Trıbunal Arbitral du Sport-TAS-STM) tanımaktadır[27]. STM’nin yargılama usulüne, Sporla İlgili Tahkim STM Yönetmeliği hükümleri uygulanır. STM, uyuşmazlığa öncelikle FIFA’nın çeşitli düzenlemelerini ve buna ek olarak İsviçre hukukunu uygulamaktadır. FIFA organları tarafından alınan ve kesin olan kararlar ile konfederasyonlar, üyeler ve liglerin aldığı kararlara karşı STM’ye, kararın tebliğinden itibaren en geç 21 gün içinde başvurulması gerekmektedir. (3) Yükümlülük veya yasak ihlalinin suç oluşturması halinde, bu suç nedeniyle ilgililer hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılması şartına bağlı olmaksızın, bu madde hükümlerine göre idarî para cezası veya idarî tedbir kararı verilir. A) Genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesi toplantı yerinde hazır bulundurulur.

Maddesinde ise örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, örgüt faaliyeti çerçevesinde suç işleme, üyesi olmadığı örgüt adına suç işleme ve hiyerarşik yapısına dahil olmadığı suç örgütüne yardım etme kavramlarının kullanıldığı ve ceza sorumluluğunun belirlendiği görülmektedir. Buna karşılık; 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu m.107/4’de, örgüt kurma, yönetme ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan mahkumiyet halinde koşullu salıverilmenin tatbiki düzenlenmektedir. Bu hükümde; örgüt üyeliğine yer verilmediği gibi, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan mahkumiyet ifadesinin kullanılması, TCK m.220’nin sistematiğine ve “şahsilik” ilkesine aykırı uygulamalara sebep olabilmektedir. [97] Oysa, 3461 sayılı kanunda TFF üzerindeki siyasi iradenin gözetim ve denetim yetkisi çok daha fazla idi; örneğin kanunun 5. Maddesine göre Genel Kurul’a katılacak (B) tipi üyelerden beşini spor alanından tanınmış kişiler arasından Başbakan tespit etmekte; 6. Maddesine göre Genel Kurul, yapılacak seçim sonucu en çok oy alan üç kişiyi Başbakan’a sunmakta; 7. Maddesine göre Başbakan bu adaylardan birini TFF Başkanı olarak atamakta idi. Maddesinde ise, TFF’nin tüm faaliyet ve işlemleri Başbakanlığın gözetim ve denetimine tabi olduğu belirtilmekte idi. 3461 sayılı kanunun seçimle ilgili hükümlerinde değişiklik öngören 3524 sayılı kanun ise, bu gözetim ve denetim yetkisini daha ileri boyutlara taşımış ve 3461 sayılı kanuna eklediği geçici madde ile TFF Başkanı’nın doğrudan Başbakan tarafından seçileceğini öngörmüştü.

Buna göre, salt ikaz/tenkit işlemlerle, hareketlerinin yanlışlığının belirtilmesi, mevzuat kurallarının hatırlatılmasıyla uyarılmasının istenmesi, memurun yaptığı iş ile çalışma yer ve saatinin değiştirilmesi gibi işlemleri örnek gösterebiliriz. Memur ceza gibi algılasa bile bunlar birer disiplin cezası değil, iç düzen işlemidir. Basit eleştiri ve uyarıcı işlemler, tek başına hukuki sonuç doğurmadıklarından idari dava konusu olamazlar. Bunun için tenkidin yaptırım tehdidi içermesi, eleştiri boyutunu aşarak kişisel hakları zedelemesi, ve/veya cezalandırma amacıyla yapılmaması şarttır. Eğer bu işlemler hizmet gereği değil, sırf cezalandırma kastıyla yapıldığında, şüphesiz hem kılık değiştirmiş disiplin cezası verme yasağının ihlali, hem de yetki saptırması sebebiyle hukuka aykırı olur[773]. Maddesindeki; “…İdare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” genel ilkesinden sonraki “Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisna getirilebilir.” hükmü yasama organına izin veren bir düzenlemedir. Başka bir ifadeyle yasama organı, AsCK’daki disiplin amirlerine oda hapsi cezası verebilme yetkisini düzenleyen hükümleri yürürlükten kaldırdığı taktirde, Anayasaya aykırılık söz konusu olmayacaktır. Fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak da; “Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.”  hükmü getirilmiştir. Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Anayasanın 129.maddesinin 4. Fıkrası ile, Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında uygulanan disiplin cezalarının yargı denetimi dışında bırakılabilmesi için yasama organına imkan tanındığı, yasama organınca bu imkana dayanılarak 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 2. Fıkrasındaki düzenlemeyle, sadece disiplin amirlerince disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen cezaların yargı denetimi dışında bırakıldığı görülmektedir.

Bunun değer­lendirilmesi organik (mahkemenin kuruluş şekli) ve fonksiyonel (görevin yerine getirilme tarzı) yönlerden yapılmaktadır[663]. Bu nedenle burada disiplin mahkemelerinin tarafsızlığını ayrıca tartışmaya gerek yoktur. Bağımsızlıkları bu derece şüpheli olan bir mahkemenin tarafsızlığından söz edilemez[664]. AİHM Bağımsızlıkla ilgili tespitlerin disiplin mahkemesinin objektif tarafsızlığını zedelediğini, bu yapısıyla kişilere güven verecek bir izlenim bırakmadığını  belirterek disiplin mahkemelerinin bağımsız ve tarafsız bir mahkeme olmadığına karar vermiştir. Askeri Yargıtay bir kararında [634]; “…Anayasamızın “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlığını taşıyan 26 . Maddesinin ilk fıkrası, “bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” hükmünü içermekte olup, maddenin 2 . Fıkrasında bu hürriyetin sınırlanma şartları, son fıkrasında hürriyetin kullanılma usulünün kanunla düzenleneceği hususu yer almakta, konumuzla ilgili önem arz eden maddenin 3 . Fıkrasında ise, “haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümlerin, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmayacağı” hükme bağlanmaktadır. Temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere istinaden, ölçülülük ilkesi dahilinde ve Anayasa’nın sözüne, ruhuna, demokratik toplum düzeni ile lâik cumhuriyetin gereklerine uygun olarak kanunla sınırlanabileceği Anayasa’nın 13 . Haberleşmeye ilişkin anayasal ilke, hak sahibinin dilediği kimselerle istediği şekilde iletişiminin engellenmemesi ve üçüncü kişilerin girişimlerinden korunmasıdır.

(2) Yayın lisansı olmasına rağmen lisans tipi dışında yayın yapan ve izinsiz verici tesis eden medya hizmet sağlayıcılar Üst Kurulca uyarılır, yapılan uyarıya rağmen izinsiz yayına devam edenler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır. (1) 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, multipleks işletmecilerinin uymaları gereken idarî, malî ve teknik şartlar Üst Kurulca belirlenir ve şartları yerine getiren kuruluşlara yayın iletim yetkisi verilir. Medya hizmet sağlayıcı şirketler de multipleks işletmeci şirketlere ortak olabilirler. (1) Medya hizmet sağlayıcılar, ortak denetim ile öz denetim mekanizmalarının oluşturulması, izleyici ve dinleyicilerden ulaşan şikâyetlerin değerlendirilip kuruluşun yayın kuruluna sunulması ve sonuçlarının takip edilmesi amacıyla en az on yıllık meslekî tecrübeye sahip bir izleyici temsilcisi görevlendirirler. Belirlenen izleyici temsilcisi uygun vasıtalarla kamuoyuna duyurulur ve Üst Kurula bildirilir. (7) İlgili kişi birinci fıkrada belirtilen cevap ve düzeltme hakkını, aynı süreler içinde doğrudan sulh ceza mahkemesinden isteyebilir. (3) Kısa gösterimler, kaynağını belirtmek suretiyle sadece haber programları içinde doksan saniyeyi geçmeyecek şekilde kullanılır ve isteğe bağlı medya hizmetlerinde ise sadece aynı programın aynı medya hizmet sağlayıcı tarafından banttan verilmesi durumunda uygulanır. (2) Yayın hizmetlerinin Üst Kurula bildirilen türde ve seçilen dilde yapılması zorunludur. Yayın türü talep üzerine Üst Kurulun izniyle değiştirilebilir. Yayın türünün değiştirilmesine ilişkin şartlar Üst Kurulca belirlenir.

(6) Hüküm kesinleştikten sonraCumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenekyaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp dadevam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasınıntamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. – (1) Türkiye’nin egemenlik alanı dışındaişlenen suçlar dolayısıyla Türkiye’de yargılama yapılırken, Türk kanununa göreverilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üstsınırından fazla olamaz. (2) Yukarıdaki fıkradabelirtilen suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özelhukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Türkiye’de bulunmasıhâlinde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması koşulu ilesuçtan zarar görenin şikâyeti üzerine fail, Türk kanunlarına görecezalandırılır. – (1) Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılısuçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasınıgerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye’nin zararına işlediği ve kendisiTürkiye’de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. – (1) Bir Türk vatandaşı, 13 üncü maddedeyazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı bir yıldan az olmayanhapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede işlediği ve kendisiTürkiye’de bulunduğu takdirde, bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemişolması ve Türkiye’de kovuşturulabilirliğin bulunması koşulu ile Türkkanunlarına göre cezalandırılır. Danıştay’ın, kuruluşu, işleyişi, Başkan, Başsavcı, başkanvekilleri, daire başkanları ile üyelerinin nitelikleri ve seçim usulleri, idari yargının özelliği, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir. Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.

  • Bu nedenle disiplin suçlarına bakacak ve disiplin işleri ile çok daha yakın ilgileri bulunan askerlerden teşekkül edecek disiplin mahkemeleri kurulması gerekli görülmüştür” (Kerse, C.I, s.2; Özbakan, Disiplin, s.13).
  • Subay, astsubay, Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli Devlet memurları, uzman jandarma ve uzman erbaşlar; Göz hapsi cezalarında; resmî daire, kışla, eğitim alanları ile sair yerlerdeki hizmetlerine devam ederler.
  • Mala dönük cezalar, elkoyma, mülkiyetin kamuya geçirilmesi, yıkım, trafikten men şeklinde uygulanabilir.

- (1) Organ veya dokularını satan kişininiçinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak,hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten devazgeçilebilir. (7) Bu maddede tanımlanansuçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişihakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (6) Bu maddede tanımlanansuçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişihakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. – (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbethapis cezası ile cezalandırılır. (3) Bu suçun bir tüzel kişininfaaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgügüvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(2) Özel af ile hapis cezasınıninfaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumundaçektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir. (4) Kısa süreli hapis cezasıertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerhakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. (2) En az yirmi ve en fazla yüzTürk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişininekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir. (5) Mahkeme, denetim süresiiçinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi,kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayatsürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurumyetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur;hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişmehakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir. (2) Suç tanımında hapis cezasıile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasınahükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.

“Terörist” kavramının son zamanlarda sıklıkla kullanıldığı, bu konuda suçsuzluk/masumiyet karinesinin, “kanunilik” ilkesinin ve yargı kararlarının da dikkate alınmadığı görülmektedir. Terörist kimdir sorusunun cevabını Ceza Hukuku’nda aramak gerekir. Terörün, terörizmin ve teröristin hukuki tanımları hususunda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na, 3713 sayılı Terörle Mücadale Kanunu’na ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’a bakılmalıdır. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesinde düzenlenmiş olup, üç fıkradan oluşan bu hükmün her fıkrasının uygulama alanı farklılık göstermektedir. Maddenin ilk fıkrasında tahrik, diğer iki fıkrasında aşağılama fiillerine yer verilmiştir. Bu yazımızda incelenecek olan hukuki sorun; ceza muhakemesinin kovuşturma evresinde yapılması zorunlu olan ve sanık için, hem bir hak ve hem de bir yükümlülük niteliği taşıyan sorgunun, sanığın talebi üzerine SEGBİS vasıtasıyla yapılıp yapılamayacağına ilişkparibahis. Bu yazımızda ele alacağımız hukuki mesele; “Türk Boğazları” olarak da tanımlanan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından hangi şartlarda ve ne zaman savaş veya ticaret gemilerine kapatılabileceğidir. Bu hukuki meseleye cevap bulunabilmesi için Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin incelenmesi gerekmektedir.

Comments are closed.